24 Aralık 2011 Cumartesi

Almak İstediklerim..2



Öncelikle geçtiğimiz cumartesi Murat Menteşin söyleşisine gittiğimi mutlulukla size haber veriyorum.Komik olduğu kadar zeki bir insan.Onu dinledikten sonra daha da bir sevdim.İnanın dinlerken hiç sıkılmıyor insan.Sizi alıp bambaşka yerlere götürüyor.Önce kitaplarını okuyun sonra gidip onu dinleyin ben çok beğendim.Ayrıcaaaaa kitaplarımı imzalattım:):):)
  
                                          
Eveeett gelelim almak istediğim kitaplara..Nar-ı Aşk okulda bir arkadaşımda gördüğüm bir kitap.Konusunu ve ilk sayfasını okuduğum anda kitap beni kendine bağlamayı başardı ve kendisini uzuuuun mu uzuuun alacaklar listeme eklemeyi başardı...




ARKA KAPAK:
Sultan kızı, sultan kardeşi, amcam I. Abdülhamid’in en gözde yeğenlerindenim; güzelliğim dillere destan… On sekiz yıllık hayatım boyunca ne arzu ettiysem yerine getirildi. İsteklerime amade, etrafımda pervane gibi dönen nedimeler, cariyeler… Tüm bunlara rağmen bendeniz, Beyhan Sultan öyle bedbahtım ki! Gönlüm aşk ateşiyle yansa da derdimi kimselere diyemem…

***

Ben Şeyh Galip; tasavvuf ehli, aşk ehli bir şair… Yirmi yaşında divan sahibi oldum, yirmi altı yaşında Hüsn ü Aşk’ı yazdım. Ama asıl aşkı, aşkla yıkanan Konya’da, Beyhan Sultan’ın suretinde buldum. O gün onun gül yüzüne nazar ettim de pervane misali yanmaya durdum. Kendi ayaklarımla bile bile aşkın yangınına girdim…

***

Mine Sultan Ünver’den 18. yüzyıl İstanbul’unda bir aşk masalı… Nâr-ı Aşk tasavvuf, saray hayatı, ıslahat hareketleri ekseninde soluk soluğa okuyacağınız bir roman…
Sultan kızı, sultan kardeşi, amcam I. Abdülhamid’in en gözde yeğenlerindenim; güzelliğim dillere destan… On sekiz yıllık hayatım boyunca ne arzu ettiysem yerine getirildi. İsteklerime amade, etrafımda pervane gibi dönen nedimeler, cariyeler… Tüm bunlara rağmen bendeniz, Beyhan Sultan öyle bedbahtım ki! Gönlüm aşk ateşiyle yansa da derdimi kimselere diyemem…

***

Ben Şeyh Galip; tasavvuf ehli, aşk ehli bir şair… Yirmi yaşında divan sahibi oldum, yirmi altı yaşında Hüsn ü Aşk’ı yazdım. Ama asıl aşkı, aşkla yıkanan Konya’da, Beyhan Sultan’ın suretinde buldum. O gün onun gül yüzüne nazar ettim de pervane misali yanmaya durdum. Kendi ayaklarımla bile bile aşkın yangınına girdim…

***

Mine Sultan Ünver’den 18. yüzyıl İstanbul’unda bir aşk masalı… Nâr-ı Aşk tasavvuf, saray hayatı, ıslahat hareketleri ekseninde soluk soluğa okuyacağınız bir roman…
Dizi: Roman
İlk Baskı Tarihi: Eylül 2011
Yayınevi:Timaş

                                 90'LAR KİTABI


Arka Kapak:

“Çocuk musun?”
“Artık kazık kadar oldun!”
“Bu yaşa geldin, hâlâ çocuk gibisin!”
Ah ne güzel şey bunları duymak. Demek ki şanslıyız ve doğru yoldayız, içimizdeki çocuk buralarda bir yerde…
Kadir Aydemir’in hazırladığı “80’lerde Çocuk Olmak” kitabının bir devamı olarak hazırlanan bu kitap yakın Türkiye tarihine ışık tutan bir kaynak kitap değil. Bir ansiklopedi değil. Bu, bizim kitabımız, bizim düşlerimiz ve yaşadıklarımız, yani çevrenizde gördüğünüz tüm üniversiteli/mezun ya da işsiz gençlerin, hayalleri yarım yamalak, 20’li 30’lu yaşlarda, orta yaşa yaklaşan insanların, kayıp kuşakların, hep çocuk kalanların kitabı… Bugünün insanının kitabı.

111 yazar bir araya geldik ve dev bir “Yitik Ülke” projesi olan “90’lar Kitabı”nda buluştuk. 90’lar sinemasından TV kültürüne, sokaktaki hayattan toplumsal mücadeleye, dershane yıllarından üniversiteye giriş macerasına, solcu ağabeylerle tanışmaktan 1 Mayıs’lara, imam hatipte okumaktan ilk aşklara, 90’larda yaşamımızı etkileyen ünlü insanlara, müzik kültüründen giyim kuşama ve 90’ların ev yaşamına dek, neredeyse her konuda samimi bir dille “kendimizi” yazdık. Sahi, neydi bu 90’lar, 80’lerin ardından Türkiye ve bizler nasıl-neden böyle hızla değiştik? Bu renkli yılların akıllarda bıraktığı tüm sorular ve “dürüst” cevapları bu kitapta saklı kalacak… Çünkü her sayfada bizimle birlikte “sen de varsın”…

“90’lar Kitabı”ndaki herkes yüzlerce konuya farklı bir gözle bakıyor. Herkes kendi 90’larını, mutluluğunu, hatıralarını ve acılarını yazdı. Kitap adeta “anı defterimiz” gibi bir şey oldu.
Elinizdeki kitap 90’lar için bir dönüş bileti. “90’lar Kitabı – Çocuk mu Genç mi?” adını verdiğimiz neşeli ve düşündürücü zaman yolculuğumuza davetlisiniz.

111 yazarlı “90’lar Kitabı – Çocuk mu Genç mi?”nin yazar kadrosu şöyle:
Kadir Aydemir, Ahmet Meriç Şenyüz, Ali Aydemir, Alper Turgut, Arzu Uzunali, Aslı Vuslateri, Aydın İleri, Aykut Küçükkaya, Ayşen Aksakal, Barış Güven, Başak Daşman, Başak Yener, Begüm Akıncı, Betül Kanbolat, Bihter Dinçel, Birsen Tarhan, Burcu Özefe, Burak Yağız Seçen, Buse Seda Yıldız, Bülent Çolak, Bülent Karslıoğlu, Caner Öztürk, Cem Kartal, Ceren Kurt, Ceyhan Usanmaz, Cihan Hatipoğlu, Cüneyt Asi Duru, Çiğdem Aldatmaz, Çiğdem Eren Kiziroğlu, Çisel Onat, Ece Erdoğuş, Ela Barlas, N. Elif Tanverdi, Emre Baransel, Emre Fidangül, Erdem Aksakal, Esma Yakut, Esra E. Karaosmanoğlu, Esra Tanrıbilir, Eylem Selin Mumcu, Ferhat Uludere, Gonca Vuslateri, Gökce İspi Turan, Gökhan Çınar, Göksel Bekmezci, Gülşah Elikbank, Güray Gürsel, Gürgen Öz, Hakan Bayhan, Hakan İşcen, Hale Ceylan Barlas, Hande Ortaç Aksoy, Handan Aybars, Hilal Ergenekon, Işıl Karpuzoğlu, İlknur Bektaş, Kadri Karahan, Kayra Keri Küpçü, Kerem Işık, Köksal Aras, Mehmet Erikli, Mehmet Ünver, Mehmet Yılmazer, Melissa Mey, Merve Pınar Şiranlı, Miraç Zeynep Özkartal, Murad Çobanoğlu, Murat Girgin, Mustafa Akar, Nazlı İlter, Nefin Huvaj, Neşe Açıker, Neşe Karataş, Nihal Konar Naş, Nihan Bora, Nilay Örnek, Nilgün Yokes Şimşek, Onat Bahadır, Onur Akbudak, Ömür Kurt, Özlem Özyurt, Özden Aydoğdu, Özge Mumcu, Özge Ç. Denizci, Özgür Özgülgün, Papyon Tayfun Türkkan, Rana Çepelioğlu, Sabri Kuşkonmaz, Sefa Çolak, Selcen Doğan, Selma Şiranlı, Serdar Çekinmez, Serdar Orçin, Serhat Filiz, Serhat Uçak, Serkan Türk, Sevil Aksu, Sevinç Erbulak, Sibel Tekyıldız, Suat Başkır, Şahin Özbay, Tanem Sivar, Tijen Bolulu Güler, Tolga Yenigün, Turgay Yılmaz, Yaprak Öz, Yeliz Aras, Yeşim Gökmen, Zerrin Soysal, Zeynep Altıok Akatlı, Zeynep Tüzün.

12 Aralık 2011 Pazartesi

Almak İstediklerim..




YENİ BİR SERİ DOĞUYOR…
YENİ BİR FANTASTİK DÜNYA!
AÇLIK OYUNLARI, HARRY PORTTER SERİSİ OKURLARI, PRISON BREAK DİZİSİ HAYRANLARI INCARCERON’UN TUTKUNU OLACAKLAR

INCARCERON YAKINDA PEGASUS’DA…

BU HAPİSHANE CANLI!

Bir hapishane hayal edin: Öyle büyük ki içinde hücreler ve koridorlar, ormanlar, şehirler ve denizler var.

Bir Mahkum hayal edin: Belleği yok, Dışarı’dan geldiğine emin, oysa Hapishane yüzyıllardır kapalı ve şimdiye kadar oradan kaçabilen yalnızca tek bir kişi var.

Bir kız hayal edin: Bir malikhanede, zamanın yasaklandığı bir toplumda yaşıyor; bilgisayarlarla yönetilen bir 17. yüzyıl dünyasına kapatılmış, istemediği bir evliliğe mahkum, hem korktuğu hem de gerçekleşmesini arzuladığı bir suikast komplosuna karışmı.

Biri içeride, diğeri dışarıda… Ama ikisi de tutsak.

Incarceron’u hayal edin.

Hem ürkütücü hem çok çekici ve bağımlılık yaratacak yeni bir serinin başlangıcı.

INCARCERON – CATHERINE FİSHER
NEW YORK TIMES BESTSELLER

Bu yazıdan sonra kim merak etmez ki bu seriyi??!



Arka Kapak


"Beklenmedik bir anda, bir kitapla yaşadığın şaşırtıcı buluşma. Kütüphanede, rafta, çalışma masasında öylece durmakta, seni beklediğini bilmeden; zaten sen de farkında değilsin yaşanacakların. Karşılaşıyorsunuz. O senden daha cesur, sınırları yok. Sonrası kendiliğinden geliyor. Mutlusunuz. Hepsi bu."

Öyküler. Kısa öyküler. Çok kısa öyküler.

Yekta Kopan, edebiyatın en değerli parçası kısa öyküyü titizlikle işliyor. İnsanı derinden kavrayan yalın anlatımıyla hayatın tüm karmaşasını içinde taşıyan çekirdek zamanların resmini yapıyor. Cümleler, sözcükler hatta harfler, bu kitapta birer notaya dönüşüyor ve hayatın gizli ahengini sezdiriyor. Kediler Güzel Uyanır usta işi bir kitap.

Yazar:Yekta Kopan

Sayfa Sayısı: 128
Dili: Türkçe
Yayınevi: Can Yayınlar


Birçok blogda gördüm bu kitabı ve merak etmeye başladım.Kapağı ve konusu özellikle adı beni çok çekti.Hemen almam ve okumam lazım ikisinide:)

9 Aralık 2011 Cuma

ve sonunda haftasonu...

5 günde 9 sınava girmiş biri olarak haftasonunun gelmesi benim için müthiş bir şey.Daha önümde 3 sınavım var ama olsun.Haftasonu geldi ya o bana yeter:) Yarın gidip kendime güzel defterler,kalemler alacağım.Yeni keşfettiğim bloglarda görüp çok kıskandım:) bende istiyorum böyle süslü şeyler dedim içimden yarın alacağım inş....
Bu arada blogun görünüşünü biraz değiştirdim ve ben çok sevdim blogun bu yeni halini umarım sizde beğenmişsinizdir.(aşağıdaki balıklara ara sıra yem verin aç kalmasın hayvancağızlar:) İnterneti kullanabilen ama pek anlamayan biri olarak bu tasarım bile benim için büyük bir şey oldu.Dandik olduğunu biliyorum yüzüme vurmayın daha yeniyim bu işlerde:)
Henüz tüyaptan aldığım kitapların 1.5 tanesini bitirmişken yeni kitaplar beni öyle bir çekiyor ki anlatamam.Gene birsürü kitap birikti alınıp okunacak ne yapıcam bilmiyorum.Hepside raflarda gözünü bana dikmiş okunmayı bekliyorlar.Bir yandanda kitapçıdaki kitaplar bağırıyor beni al beni al diye...Okunacak çok şey var çooook......

3 Aralık 2011 Cumartesi

Korkma Ben Varım

Arkadaşımın harıl harıl okumasını kıskanıp elinden kaptığım kitaptır kendisi.(daha kitabı bitirememişti:)) Elinden kaptığım gibi bende harıl harıl okumaya başladım.Çok akıcı ve çok ilginç bir dili var yazarın.Murat Menteş ten bahsediyorum.Dili,tarzı o kadar farklı ki daha önce okuduğum hiçbir yazara benzetemedim.Yazarın farkını kitabı okurken sizde anlayacaksınız.Kitabı okurken kalemi de elimden bırakamadım içinde çok güzel cümleler vardı çünkü.Herneyse kitap beni çok güldürdü öncelikle onu söyleyeyim.Karakterler o kadar farklı ki..düşünün kitabın bir kısmı papağan huduninin ağzından yazılmış.Daha fazla ipucu vermiyorum kesinlikle okuyun ve kendiniz görün Murat Menteşin farkını...

Arka Kapak:
“Öldürdüğüm insanlarla iyi arkadaş olacağımızı düşünmüşümdür hep.”

Dublörün Dilemması’nın yazarından komik, hızlı, şoke edici bir roman daha.Gönül İşleri Bakanlığı’nda basın müşaviri dövüş ustası Fu.Başkalarının intikamını alarak hayatını kazanan Gıcırbey.Tarih öğretmeni dilber Şebnem Şibumi.Padişah yorganları satıcısı Enver Paşa.Dul gangster Hayati Tehlike. Mr. Spock, Abdülcabbar, Ruhiye Hanım, papağan Huduni, cin Jajha, Atom Bombacıyan, Uçan Kız, Abidin Dandini, Leyla Kalahari ve diğerleri...Korkma Ben Varım’ın her sayfası sürprizlerle dolu. 
Aşk, dostluk, intikam, yalnızlık ve şiddetin ustaca harmanlandığı roman, olağanüstü bir enerji saçıyor.
 
“Bu kitap karnaval sırasında başgösteren bir bombardımana benziyor.” - MURAT UYURKULAK
 
Not Aldıklarım:
 
-Hunisini kaybetmiş deli gibi aranıyordum.
-İnsan olmak,bir nar gibi,üzüm,incir gibi zamanla olgunlaşarak varılan bir mertebedir.
-Allah bize kitap gönderdi.Bir fotoğraf albümü ,bir ezgi notası,bir melodi,bir yağlıboya tablo,bir sinema filmi değil...
-Aptallar daima ömrünün baharındadır.
-Nehrin kıyısında sabırla beklersen tüm düşmanlarının cesetlerinin yüzdüğünü görürsün.
-Ejderi boyasan da derisini boyarsın kemikleri aynı kalır.
-Okyanusta nihayetinde balıkların çişi değil midir??:))
-Burnu öyle havadaki,her hapşırışında şapkası başından uçuyor.
-Bekir G. Çekirge (bir karakterin ismi çok hoşuma gitmişti:)
-Kılıcını baston olarak kullanan samuray kadar bitkindim.
-Yangına yelpazeyle gidiyordum.
-50 yaşındaki bir adam kendini 30 yaşında hissediyorsa,20 yılını boşa harcamış demektir.
-Umutları sönmüş nezleli bir kurbağaya benziyor.Onu öpecek prensese,ancak virüs bulaştırabilir.
-Şebnem yapma çiçeklerin arasındaki sahici güldü.

20 Kasım 2011 Pazar

30. TÜYAP KİTAP FUARI

Bugün Tüyap kitap fuarına gittim.Son gün olduğu için bütün kitaplar daha da bi ucuzlamıştı.Tabi insanın önünde o kadar çok kitap olunca ne yapacağını şaşırıyor.Heyecanla ve kalabalık olmadan biraz da hızlı bir tempoyla listemdeki yayınevlerini dolaştım.Beni heyecanlandıran sadece kitaplar değildi yayınevlerinin standları birbirinden güzel dekore edilmişti.En çok beğendiğim standlar:Doğan egmont,dex ve artemisti.Aldığım kitapların fotoğraflarını yarın ekleyeceğim.Tam 14 tane kitap aldım :) tabi bunların yanında bir sürü kitap aralığınında sahibi oldum.Kitaplar kadar ayraçlarda benim için çok önemli o yüzden çok mutluyum.Tüyapla ilgili tek sorunum çok uzak olması ama ne olursa olsun yinede değerdi.Aslında tüyaptaki kalabalığı görmek beni mutlu etti umarım biran önce kitap okuma oranımızı arttırırız.Herkesin okumaya ihtiyacı var ve insanlara bunun öğretilmesi gerek.
Aldığım kitaplardan yarın bahsedeceğim hepsi birbirinden güzel...

4 Kasım 2011 Cuma

Taht oyunları/Kralların Çarpışması

Şimdiden hepinizin bayramını kutluyorum.Neden mi şimdiden kutluyorum? Çünkü memleketime gideceğim güzel bir köy havası alacağım,biraz rahatlayacağım ve İstanbul'un kalabalığından kurtulsam da 3 gün sonra onu özlemeye başlayacağım.
Neyse bu hafta sınav haftam olduğu için günlerdir bloga bir şeyler yazamadım ve bugün gördüm ki epsilon yayınevi bize çok güzel bir haber vermiş.Bilmem okudunuz mu ama Taht Oyunları serisinin 2. kitabı çıkıyor Kralların Çarpışması...Kesinlikle tavsiye ediyorum George R.R. Martin kitabıyla bambaşka bir dünya yaratmış ve karakterler çok ilgi çekici.2. kitabı hemen alıp okumam lazım..Kitap hakkında biraz bilgi edinmek isterseniz kitaptan uyarlanan bir dizi var.Game of Thrones.Dizide kitap kadar güzel onu da şiddetle tavsiye ederim:)



Bu arada kitap malesef 2 kısımdan oluşuyor açıkçası biraz pahalı ama yinede alacağım...

                                                       KISIM 1




                                                        KISIM 2




Arka Kapak

BUZ VE ATEŞİN ŞARKISI, II

Krallar çarpışırken tüm diyar titrer...

George R. R. Martin, Taht Oyunları'nın sabırsızlıkla beklenen devam kitabı Kralların Çarpışması'nda okuyucuları eşsiz hayal gücüyle buluşturuyor. Büyü, intikam ve savaşla dolu, eşi benzeri görülmemiş bir dünyanın kapıları açılırken büyük bir serüven başlıyor.

Alev ve kan rengine bürünmüş bir kuyruklu yıldız, gökyüzünü baştan başa kaplamıştır. Ejderha Kayası'nın kadim kalesinden, Kışyarı'nın haşin topraklarına kadar korkunç bir keşmekeş hâkimdir. Altı güç, Demir Taht'ı ve parçalanmış Yedi Krallık'ı ele geçirmek için kıyametvari bir savaşa hazırlanmaktadır. Gecenin karanlığında ölüler yürümekte, kardeş kardeşi katletmektedir. Bir akıl şövalyesi, tehlike saçan bir büyücü kadını zehirlemek peşindedir. Bir prenses, öksüz oğlan kılığında dolaşmakta; Ay Dağları'nın vahşi adamları, yağma için inmektedir. Kardeş katli, zillet, simya ve kıyımla ilerleyen bu macerada zafer, kılıcı ve kanı en soğuk olanların dahi olabilir...

"Martin, birinci ciltteki vaadini fazlasıyla yerine getiriyor ve yazılmış en iyi fantastik eser olmaya aday serisine devam ediyor."
The Denver Post

"George Martin kesinlikle destansı fantastik edebiyatın yeni ustalarından."
Katharine Kerr

"Kendisinden her zaman en iyi işleri beklediğim George R. R. Martin beni asla şaşırtmıyor."
Robert Jordan

"Muhteşem bir öykü, muhteşem bir tarihi fantastik yapıt! Göz kamaştırıcı."
Anne McCaffrey

"Muhtemelen gelmiş geçmiş en iyi epik fantastik eser."
Marion Zimmer Bradley


Yazar:George R. R. Martin
Çevirmen:Sibel Alaş

Sayfa Sayısı: 488
Dili: Türkçe
Yayınevi: Epsilon Yayınları

18 Ekim 2011 Salı

Karelerim..


Sırf kapağı için bile alınacak bir kitap.Kapağa bakınca insanın merakı uyanıyor :)



Daha önce kitap ayraçlarından koleksiyon yaptığımı söylemiştim.Bunlar en yenileri :)


Aynı anda okuduğum kitaplar..:)


Ablamın bana hediyesi olan kitap ayracı.Küçük Mucizeler Dükkanı kitabını çok güzel tamamlıyor :)

Alıntılar..

Kansere yakalanan ya da kanseri yenen insanların en etkili ilacından,umuttan bahsediyorum.Bizler onunla yaşar,onunla nefes alırız.Ömründeki günlerin herbirini en iyi şekilde yaşamayı öğrenen benim gibi insanlar için bağımlılık yarattığını biliriz.                                      
                                           Küçük Mucizeler Dükkanı/sf:16


Hayatlarımızın birbirine örüldüğü bu dünyada örgü örmek,bana hayatımı zenginleştiren kadınlarla bağ kurma fırsatını tanıyor.
                         Küçük Mucizeler Dükkanı/sf:86


Kanserle iki sefer mücadele ettikten sonra hayatın mükemmel olmasını beklememek gerektiğini öğrendim.Mutluluğun beni bulmasını beklemektense ben onu bulmaya çalışmalıydım.
                          Küçük Mucizeler Dükkanı/sf:252


Bana göre her yumak yerine getirilmeyi bekleyen bir sözün parçasıydı.O iplerle bir şeyler yapmak ya da boş sayfalara bir şeyler yazmak bizim elimizdeydi.Beni en çok heyecanlandıran şey de bir şeyleri ortaya çıkarabilme ihtimalinin yarattığı histi.
                           Küçük Mucizeler Dükkanı/sf:410

15 Ekim 2011 Cumartesi

 
 
Kitapları bütün dünyada 140 milyondan fazla satan ve birçok dile çevrilen Debbie Macomber, yürek ısıtan romanlarıyla şimdi de Türkiye'de...
 
Arka Kapak:
"Artık o eski tasasız kız değilim. Yaşadığım her günün değerini biliyorum. Çünkü hayatın ne kadar değerli olduğunu öğrendim... hiçbir şeyi, özellikle de hayatı hafife almaz oldum. Artık hiçbir günümü boşa geçirmiyorum. Çektiğim acıların karşılıklarının olduğunu öğrendim..."
Hayatın içinden dört güçlü kadın...
Küçük mucizeler, büyük umutlar
Ve dostluğun iyileştirici gücüne dair sımsıcak bir hikâye...


Şimdi okuyorum bu kitabı.Kapağıyıla konusuyla insanın içini ısıtan bir kitap.Kolayca,keyifle okunan bir yapısı var.En çok Lydianın örgü sevgisini,örgü örmesini çok sevdim içimden hemen ip alıp örgü örmek geldi.Farklı insanların bambaşka nedenlerle bir araya gelip dostluk kurmaları çok güzeldi.Kitabı daha bitirmedim o yüzden kısa kesiyorum.Satın alırken tereddütle almıştım acaba kapağı güzel olup içi boş olan kitaplardan mı diye.Kitaptan bir şeyler alabileceğinizi düşünüyorum..Keyifli okumalar:)

8 Ekim 2011 Cumartesi

Kitap Ayraçları

Benimde bir koleksiyonum var kitap ayraçlarından oluşan kitaplar gibi onlarda benim bir tutkum.İnternette dolaşırken birkaç tane buldum sizinle paylaşmak istedim.






















6 Ekim 2011 Perşembe

OD İskender Pala

Bua arada İskender Palanın yeni kitabı çıkıyor.Çıkış tarihi:10 ekim


  • Her yazdığı romanla yüz binlerin kalbini feth eden İskender Pala yeni romanı ‘OD’ ile yeniden okurlarını selamlıyor. Od bir Yunus Emre romanı. Gök kubbemizin her zaman parlayan ve hep çok sevilen, şiirleri gönülden gönüle dolup dilden dile dolaşan Yunus Emre, bu kez OD’un ana kahramanı. İskender Pala’nın ilim ve kültür adamı olmasının yanında, yazar kişiliğinin imbiğinden geçirilerek aşkın tahtına bir kez daha oturtuluyor. 13. yüzyılın her bakımdan kavruk ve yanıp yıkılan ortamına Yunus Emre’nin gelişi tarihi atmosfer içerisinde hakiki anlamına kavuşturuluyor. Yıkıntılar ve yangınlar içinden bir gönül ve bir insanlık anıtının inşa edilişi cümle cümle anlatıyor ve elbette kalbe dokuna dokuna yol alıyor. Romanın her sayfasında Yunus’un hamlıktan saflığa geçişi okunuyor.

    Biliyorum,

    “Biz bu ilden gider olduk,

    kalanlara selam olsun,” demişti…

    Yine Biliyorum,

    “Bizim için hayır dua kılanlara selam olsun.” Demişti…

    Ve Sevgili’ye gittiği o geceden sonra adının dilden dile,

    Aşkının gönülden gönüle dolaştığını da biliyorum…

    Şimdilerde ona kimisi Âşık Yunus, Miskin Yunus…

    Derviş Yunus…Varsın onu da desinler.

    Ve Türk yurtlarında, onu en çok “Bizim Yunus” diye çağırırlar.

    Biliyorum…

    Ten fânidir, can ölmez

    Çün, gitti geri gelmez

    Ölür ise ten ölür

    Canlar ölesi değil.
  • Okuyorum!


    12 Yaşındaki Henry York, teyzesi ve eniştesinin evinde, üç kuzeniyle birlikte kalmaktadır.

    Bir gece tavan arasındaki odasında uyumak üzereyken başucundaki duvarda bir takırtı duyar.

    Ertesi gece de aynı yerden kafasına bir sıva parçasının düşmesiyle uyanır. Sıvanın koptuğu yerde topuz biçimli iki çıkıntının belirdiğini ve bunlardan birinin yavaşça döndüğünü fark eder.

    Henry, duvarın sıvasını kazıyınca hepsi çeşitli büyüklük ve biçimde doksan dokuz dolap kapağı keşfeder.

    Bir tanesinden yağan yağmur sesini duyar.

    Bir başkasında ışıklı bir oda ve ileri geri gezinen bir adam görür. Henry ve kuzeni Henrietta çok bu kapakların başka dünyalara açılan kapılar olduğunu keşfedeceklerdir.

    100 Dolap, N. D. Wilson'ın özgün bir kurguyla yarattığı fantastik serüven dizisinin ilk kitabı...

    1 Ekim 2011 Cumartesi

    Okudum:)


    Ted Dekker/Oyun

    Türkçede ilk kez yayınlanan Ted Dekker, unutulmaz karakterlerin, iyi ile kötü arasındaki amansız mücadelelerini, adrenalin yüklü dili ve sürpriz sonlarıyla anlatarak, okuyucusunu şaşırtan bir yazar olarak bilinmektedir.

    Gizemin ustası olarak tanımlanan Dekker, bu kitabında korkunç bir fırtınanın içinde başlayan olayların bir biri ardına gelişmesiyle bir hesaplaşmanın doruk noktasına ulaşıyor.

    Red isimli katil intikam peşinde, yarım kalan bir hesaplaşmanın kapanması için kasabadadır. Olaylara karışan FBI’ın açıklamadığı bir gizem, kasabada kalmak zorunda kalan eski bir tarikat üyesi genç bir kadın, geçmişlerinde yaşadıkları olayları saklamaya çalışan iki kardeşle olaylar içinden çıkılmaz hal almaktadır.

    Şimdi fırtınanın gizlediği bu topraklarda bu hortumlardan daha uğursuz bir gerçek vardır: Adı Red olan intikam peşindeki bir katil, yarım kalmış hesabını kapatmak için kasabaya gelmiştir.

    Ama FBI’ın açıklamaya pek hevesli olmadığı bir gizem hem Red’in hem de Summerville’in teninin arkasında saklıdır. Küçük bir kasabayı yok etmekten çok daha fazlasına sebep olabilecek bir gizem.

    Eski bir tarikat üyesi olan Wendy Davidson, annesini ziyaret etmek için çıktığı yolda, dört yabancıyla birlikte olayların tam ortasına düşmüştür. Aralarından biri sıradaki kurban olabilir…


    “Oyun, sürükleyici anlatımın tahrik edici bir kurguyla birleştiği, aklın sınırlarını zorlayıcı bir başyapıt.”

    —Title Trakk


    Yorumum: Gerçektende aklın sınırlarını zorlayan bir kitap.Kitap güzel başlıyor sonra bütün karakterler bir yerde birleşiyor.Tabi ben bütün karakterlere katil gözüyle baktım başlarda ne de olsa bir agatha hayranıyım.En olmadık insanlara acaba katil bumu diyerek baktım.Tabi her zaman olduğu gibi tahmin ettiğim kişi katil çıkmadı. :) Kitap her zaman bir sonraki sayfayı merakla çevirmenizi sağlıyor.Ayrıntılara girip heyecanınızı bozmak istemiyorum.Bu yüzden kısa keseceğim ama kitabın en sonunda yaşayacağınız büyük bir şok var.Ben katile şaşırmadığım kadar şaşırdım kitabın sonuna.Kitabı birkaç saat önce bitirdim ama aklımın hala karışık olduğunu söyleyebilirim.Nasıl söylesem bence yazar biraz daha açıklayıcı olabilirdi 'yaa demek böyleymiş' diyebilmeliydim 'nasıl yani' değil.Sözün özü okunmaya değer bir kitap insanı düşünmeye itiyor ve korkutuyor...:)





    29 Eylül 2011 Perşembe

    Kitaplar...


    Kitaplar hayatımın bir parçası benim için.Her ne kadar çoğu insan için değersizde olsa benim için paha biçilemezler.Onlarla yaşamayı seviyorum.Kimbilir belkide beni kimsenin anlamadığı kadar iyi anladıkları için belki de bambaşka diyarları ayağıma getirdikleri için.Belkide beni herkesten daha fazla insan yaptıkları için...

    Çünkü insana en çok kitap yakışıyor ve mürekkebin kuruduğu yerde kan akıyor...

    Kitaplık :)

     





    Çok hoşuma gitti paylaşmak istedim...

    26 Eylül 2011 Pazartesi

    Başlat kitabı film oluyor:)

    Geçen günlerde tanıttığım başlat kitabının film haklarını warner bros stüdyoları almış haberiniz olsun:)

    18 Eylül 2011 Pazar

    Beyoğlu Belediyesi 5. Sahaf Festivali

    Gazetede sevindirici bir haber okudum.Beyoğlu sahaflar festivali 1 hafta daha uzatılmış yoğun ilgiden dolayı.
    25 Eylüle kadar devam edecek festival. :)

    Demi Lovato Unbroken



    Demi nin yeni albümü 20 Eylül de çıkacak.Onun sıkı bir takipçisi olduğum için bu haberi sizlerle paylaşmak istedim.Albümdeki favori şarkım all night long.Çok eğlenceli bir şarkı. :)

    Demi Lovato ‘Unbroken’ Track Listing:
    1. ‘All Night Long,’ Feat. Missy Elliott and Timbaland
    2. ‘Who’s That Boy’ Feat. Dev
    3. ‘You’re My Only Shorty,’ Feat. Iyaz
    4. ‘Together,’ Feat. Jason Derulo
    5. ‘Lightweight’
    6. ‘Unbroken’
    7. ‘Fix a Heart’
    8. ‘Hold Up’
    9. ‘Mistake’
    10. ‘Give Your Heart a Break’
    11. ‘Skyscraper’
    12. ‘In Real Life’
    13. ‘My Love Is Like a Star’
    14. ‘For the Love of a Daughter’
    15. ‘Skyscraper’ (Wizz Dumb Remix)

    16 Eylül 2011 Cuma

    Kesinlikle okumalıyımmm



    Başlat - Ready Player One
    Orjinal isim: Ready Player One
    Ernest Cline
    Dex Yayınevi / Roman Dizisi

    Konusu :

    Yıl 2045 ve dünya çok çirkin bir yer.

    Uygarlıkları felce uğratan enerji krizi, tam anlamıyla felakete dönüşen iklim değişikliği, kıtlık, yoksulluk, bulaşıcı hastalıklar ve geriye kalan son kaynaklar için süren nükleer savaşlarla cehenneme dönen bir dünya... Ve bu dünyada yaşamak zorunda olan tüm talihsiz insanlar gibi, henüz on sekiz yaşındaki Wade Watts da uyanık olduğu zamanın neredeyse tamamını bir simulasyonun içerisinde geçiriyor.

    İstediğiniz kişi olabileceğiniz, istediğiniz yerde yaşayabileceğiniz ve istediğiniz şeyleri yapabileceğiniz bir yer olan, insanlığın son vahası, sanal dünya OASIS'te.

    Ve bir gün OASIS'in yaratıcısı James Halliday ölüyor. Arkasında bıraktığı milyonlarca dolarlık bir servetle. Ancak bir sorun var. Ortada bir varis yok.

    James Halliday bütün mirasını tel bir kişiye bıraktı. Yarattığı devasa sanal dünya OASIS içinde sakladığı üç anahtarı bulacak olan kişiye.

    İşte dünya çapındaki kıran kırana mücadele böyle başladı. Ve anahtara giden ilk ipucunu Wade Watts buldu.

    Hazır mısınız?

    Türkçe (Orjinal Dili:İngilizce)
    506 s.
    Yayına Hazırlayan : Esen Gür
    Çeviri : Taylan Taftaf

    Bugün farkettim bu kitabı ve kesinlikle almalıyım diyorum.Konusu çok hoşuma gitti.Sizinle paylaşmak istedim :)

    14 Eylül 2011 Çarşamba

    Karelerim..


     Kitaplarla ilgili fotoğrafları sevdiğimden bir tanede ben çekmek istedim :)



    İstanbul boğazının eşsiz güzelliği...

    vee bu hali bana çok tatlı gelen bir kedi.. :)

    13 Eylül 2011 Salı

    Beyoğlu Sahaflar Festivalinden Resimler





    Beyoğlu'nun tarihi dokusuyla uyumlu olan bu festival görülmeye değer. Festivalde attığınız her adım sizi eski zamanlarda güzel bir yolculuğa çıkaracak. Bitiş tarihi:18 Eylül 2011

    Okudum:)

    AÇLIK OYUNLARI    SUZANNE COLLİNS
    Arka kapak
    Bir zamanlar Kuzey Amerika olarak bilinen bir yerin yıkıntıları içerisinde Panem ulusu yaşamaktadır. Başkent Capitol’ün etrafında 12 bölge bulunmaktadır. Capitol şiddetli ve acımasızdır ve bölgeler bir hat boyunca sıralanmıştır. Onların her biri her yıl yapılan Açlık oyunlarına katılmak zorundadır. Yarışma için her bir bölgeden yaşları 12 ila 18 arasında değişen birer erkek ve bir kız çocuğu göndermek durumundadır. Açlık oyunları TV’den canlı yayınlanan ölümüne bir kavgadır.

    On altı yaşındaki Katniss Everdeen annesi ve 12 yaşındaki kızkardeşi ile yaşamaktadır. Oyunlarda kızkardeşinin yerine geçerek ölüm cezasını üzerine alır. Ancak Katniss daha önce de ölüme çok yaklaşmıştır ve bu kez kız kardeşi için ikinci kez hayatta kalma mücadelesi erecektir. Gerçekten ne anlama geldiğini bilmeden bir yarışmacı olmuştur. Eğer bu mücadeleyi kazanırsa hayatta kalma seçeneğini başlatmış olacaktır.
    Kazanmak ün ve talih demektir. Kaybetmek ise kesin ölüm anlamındadır. Açlık Oyunları başlasın!

    İlk başta tereddütle kitabı aldım.Çünkü kitapların bestseller olmaları iyi kitap oldukları anlamına gelmez. Ama arkadaşlarımda görünce almaya karar verdim. İyiki almışım. En başından sonuna kadar bir solukta okunan bir kitap.Collins'in anlatımı müthiş okurken sanki olayın içindeymiş gibi hissettim.Sanki Katnissin her yaşadığını yaşıyormuş gibi...
    Okunması gereken bir seri olduğunu düşünüyorum.Tabi hala okumayan varsa:)
    Haberi olmayan varsa serinin filmi çekiliyor.Başrollerde Jennifer lawrence ve benim çok sevdiğim bir oyuncu olan Josh hutcherson var.Filmde kitap gibi müthiş olacağa benziyor.Gösterim tarihi:23/03/2012.


    Serinin kitapları:


    Dipnot:Yazarın Yeraltı günlükleri adlı bir serisi daha var.

    10 Eylül 2011 Cumartesi

    Okuyorum!

    TAHT OYUNLARI/GEORGE R.R. MARTİN
    Buz ve Ateşin Şarkısı


    Yazların on yıllar, kışların bir insan ömrü sürebildiği diyarda, dehşetli ve soğuk zamanlar yaklaşmaktadır. Kışyarı’nın kuzeyindeki buzul topraklarda, Yedi Krallık’ı koruyan Sur’un ötesinde tehditkâr doğaüstü güçler toplanmaktadır. Savaşın tam ortasında, doğdukları topraklar kadar sert, boyun eğmez Starklar vardır. Acımasız soğuğun hüküm sürdüğü kuzeyden, uzak güneydeki sıcak zevk yurduna uzanan, leydiler, lordlar, savaşçılar, büyücüler ve katillerle dolu öykü, korkunç kehanetlerin işaret ettiği bir devirde başlamaktadır. Komplo, trajedi, ihanet, zafer ve dehşet dolu olayların ortasında Starklar’ın, dostlarının ve düşmanlarının kaderi bıçak sırtındadır. Hedef, en ölümcül savaş olan taht oyununda muzaffer olmaktır.

    George R. R. Martin türünün sınırlarını zorladığı Taht Oyunları ile bir şaheser ortaya koyuyor. Dünyanın dört bir yanındaki fantastik edebiyat okurlarını kesinlikle memnun edecek epik serinin ilk cildi gizem, entrika, aşk ve macera dolu sayfalarıyla büyülüyor.

    “Kendisinden her zaman en iyi işleri beklediğim George R. R. Martin beni asla şaşırtmıyor.” Robert Jordan

    “Muhteşem bir öykü, muhteşem bir tarihi fantastik yapıt! Göz kamaştırıcı.”

    Anne McCaffrey

    “Muhtemelen gelmiş geçmiş en iyi epik fantastik eser.”

    Marion Zimmer Bradley

    “Döneminin başat fantastik kitabı… Okumamak mümkün değil.”

    The Denver Post

    “George R. R. Martin en iyi bilim kurgu yazarlarımızdan. Taht Oyunları da en iyi kitaplarından biri.”

    Raymond E. Feist

    “Hem romantik hem gerçekçi.”

    Chicago Sun-Times

    Henüz bitirmediğim bir kitap ama konusu,okuduğum sayfaları çok güzel ve akıcı yazılmış.Kitap 847 sayfa ama gözünüz korkmasın çok kolay ilerliyor.Bitirince yorumumu yapacağım.İyi okumalar...:)

    7 Eylül 2011 Çarşamba

    Beyoğlu Belediyesi 5. Sahaf Festivali

    Birçok konuda ilklere imza atan Beyoğlu Belediyesi, İstanbullu sahaflarla el ele kültür hayatımıza değer katmaya devam ediyor.Beyoğlu Belediyesi tarafından 2008 yılı Mayıs ayında birincisi düzenlenen festivalin bu yıl 5.si düzenleniyor.
    5. Beyoğlu Sahaf Festivali 06-18 Eylül 2011 tarihleri arasında Trt yanı Tepebaşı'nda...

    Dün gittim ve çok beğendim.Bütün o eski şeyler beni zamanda yolculuğa çıkardı sanki.Hem çok ucuzdu hem de bir sürü kitap vardı.
    Kitapların yanı sıra plaklar,kartpostallar her türlü eski şeye rastlamak mümkün.Gidilmesi ve görülmesi gerek. Ben bir sürü kitap aldım uygun fiyata kitaplar eski ama temizler.Eğer gitmek isterseniz 18 Eylüle kadar açık olacak festival...