18 Ekim 2011 Salı

Karelerim..


Sırf kapağı için bile alınacak bir kitap.Kapağa bakınca insanın merakı uyanıyor :)



Daha önce kitap ayraçlarından koleksiyon yaptığımı söylemiştim.Bunlar en yenileri :)


Aynı anda okuduğum kitaplar..:)


Ablamın bana hediyesi olan kitap ayracı.Küçük Mucizeler Dükkanı kitabını çok güzel tamamlıyor :)

Alıntılar..

Kansere yakalanan ya da kanseri yenen insanların en etkili ilacından,umuttan bahsediyorum.Bizler onunla yaşar,onunla nefes alırız.Ömründeki günlerin herbirini en iyi şekilde yaşamayı öğrenen benim gibi insanlar için bağımlılık yarattığını biliriz.                                      
                                           Küçük Mucizeler Dükkanı/sf:16


Hayatlarımızın birbirine örüldüğü bu dünyada örgü örmek,bana hayatımı zenginleştiren kadınlarla bağ kurma fırsatını tanıyor.
                         Küçük Mucizeler Dükkanı/sf:86


Kanserle iki sefer mücadele ettikten sonra hayatın mükemmel olmasını beklememek gerektiğini öğrendim.Mutluluğun beni bulmasını beklemektense ben onu bulmaya çalışmalıydım.
                          Küçük Mucizeler Dükkanı/sf:252


Bana göre her yumak yerine getirilmeyi bekleyen bir sözün parçasıydı.O iplerle bir şeyler yapmak ya da boş sayfalara bir şeyler yazmak bizim elimizdeydi.Beni en çok heyecanlandıran şey de bir şeyleri ortaya çıkarabilme ihtimalinin yarattığı histi.
                           Küçük Mucizeler Dükkanı/sf:410

15 Ekim 2011 Cumartesi

 
 
Kitapları bütün dünyada 140 milyondan fazla satan ve birçok dile çevrilen Debbie Macomber, yürek ısıtan romanlarıyla şimdi de Türkiye'de...
 
Arka Kapak:
"Artık o eski tasasız kız değilim. Yaşadığım her günün değerini biliyorum. Çünkü hayatın ne kadar değerli olduğunu öğrendim... hiçbir şeyi, özellikle de hayatı hafife almaz oldum. Artık hiçbir günümü boşa geçirmiyorum. Çektiğim acıların karşılıklarının olduğunu öğrendim..."
Hayatın içinden dört güçlü kadın...
Küçük mucizeler, büyük umutlar
Ve dostluğun iyileştirici gücüne dair sımsıcak bir hikâye...


Şimdi okuyorum bu kitabı.Kapağıyıla konusuyla insanın içini ısıtan bir kitap.Kolayca,keyifle okunan bir yapısı var.En çok Lydianın örgü sevgisini,örgü örmesini çok sevdim içimden hemen ip alıp örgü örmek geldi.Farklı insanların bambaşka nedenlerle bir araya gelip dostluk kurmaları çok güzeldi.Kitabı daha bitirmedim o yüzden kısa kesiyorum.Satın alırken tereddütle almıştım acaba kapağı güzel olup içi boş olan kitaplardan mı diye.Kitaptan bir şeyler alabileceğinizi düşünüyorum..Keyifli okumalar:)

8 Ekim 2011 Cumartesi

Kitap Ayraçları

Benimde bir koleksiyonum var kitap ayraçlarından oluşan kitaplar gibi onlarda benim bir tutkum.İnternette dolaşırken birkaç tane buldum sizinle paylaşmak istedim.






















6 Ekim 2011 Perşembe

OD İskender Pala

Bua arada İskender Palanın yeni kitabı çıkıyor.Çıkış tarihi:10 ekim


  • Her yazdığı romanla yüz binlerin kalbini feth eden İskender Pala yeni romanı ‘OD’ ile yeniden okurlarını selamlıyor. Od bir Yunus Emre romanı. Gök kubbemizin her zaman parlayan ve hep çok sevilen, şiirleri gönülden gönüle dolup dilden dile dolaşan Yunus Emre, bu kez OD’un ana kahramanı. İskender Pala’nın ilim ve kültür adamı olmasının yanında, yazar kişiliğinin imbiğinden geçirilerek aşkın tahtına bir kez daha oturtuluyor. 13. yüzyılın her bakımdan kavruk ve yanıp yıkılan ortamına Yunus Emre’nin gelişi tarihi atmosfer içerisinde hakiki anlamına kavuşturuluyor. Yıkıntılar ve yangınlar içinden bir gönül ve bir insanlık anıtının inşa edilişi cümle cümle anlatıyor ve elbette kalbe dokuna dokuna yol alıyor. Romanın her sayfasında Yunus’un hamlıktan saflığa geçişi okunuyor.

    Biliyorum,

    “Biz bu ilden gider olduk,

    kalanlara selam olsun,” demişti…

    Yine Biliyorum,

    “Bizim için hayır dua kılanlara selam olsun.” Demişti…

    Ve Sevgili’ye gittiği o geceden sonra adının dilden dile,

    Aşkının gönülden gönüle dolaştığını da biliyorum…

    Şimdilerde ona kimisi Âşık Yunus, Miskin Yunus…

    Derviş Yunus…Varsın onu da desinler.

    Ve Türk yurtlarında, onu en çok “Bizim Yunus” diye çağırırlar.

    Biliyorum…

    Ten fânidir, can ölmez

    Çün, gitti geri gelmez

    Ölür ise ten ölür

    Canlar ölesi değil.
  • Okuyorum!


    12 Yaşındaki Henry York, teyzesi ve eniştesinin evinde, üç kuzeniyle birlikte kalmaktadır.

    Bir gece tavan arasındaki odasında uyumak üzereyken başucundaki duvarda bir takırtı duyar.

    Ertesi gece de aynı yerden kafasına bir sıva parçasının düşmesiyle uyanır. Sıvanın koptuğu yerde topuz biçimli iki çıkıntının belirdiğini ve bunlardan birinin yavaşça döndüğünü fark eder.

    Henry, duvarın sıvasını kazıyınca hepsi çeşitli büyüklük ve biçimde doksan dokuz dolap kapağı keşfeder.

    Bir tanesinden yağan yağmur sesini duyar.

    Bir başkasında ışıklı bir oda ve ileri geri gezinen bir adam görür. Henry ve kuzeni Henrietta çok bu kapakların başka dünyalara açılan kapılar olduğunu keşfedeceklerdir.

    100 Dolap, N. D. Wilson'ın özgün bir kurguyla yarattığı fantastik serüven dizisinin ilk kitabı...

    1 Ekim 2011 Cumartesi

    Okudum:)


    Ted Dekker/Oyun

    Türkçede ilk kez yayınlanan Ted Dekker, unutulmaz karakterlerin, iyi ile kötü arasındaki amansız mücadelelerini, adrenalin yüklü dili ve sürpriz sonlarıyla anlatarak, okuyucusunu şaşırtan bir yazar olarak bilinmektedir.

    Gizemin ustası olarak tanımlanan Dekker, bu kitabında korkunç bir fırtınanın içinde başlayan olayların bir biri ardına gelişmesiyle bir hesaplaşmanın doruk noktasına ulaşıyor.

    Red isimli katil intikam peşinde, yarım kalan bir hesaplaşmanın kapanması için kasabadadır. Olaylara karışan FBI’ın açıklamadığı bir gizem, kasabada kalmak zorunda kalan eski bir tarikat üyesi genç bir kadın, geçmişlerinde yaşadıkları olayları saklamaya çalışan iki kardeşle olaylar içinden çıkılmaz hal almaktadır.

    Şimdi fırtınanın gizlediği bu topraklarda bu hortumlardan daha uğursuz bir gerçek vardır: Adı Red olan intikam peşindeki bir katil, yarım kalmış hesabını kapatmak için kasabaya gelmiştir.

    Ama FBI’ın açıklamaya pek hevesli olmadığı bir gizem hem Red’in hem de Summerville’in teninin arkasında saklıdır. Küçük bir kasabayı yok etmekten çok daha fazlasına sebep olabilecek bir gizem.

    Eski bir tarikat üyesi olan Wendy Davidson, annesini ziyaret etmek için çıktığı yolda, dört yabancıyla birlikte olayların tam ortasına düşmüştür. Aralarından biri sıradaki kurban olabilir…


    “Oyun, sürükleyici anlatımın tahrik edici bir kurguyla birleştiği, aklın sınırlarını zorlayıcı bir başyapıt.”

    —Title Trakk


    Yorumum: Gerçektende aklın sınırlarını zorlayan bir kitap.Kitap güzel başlıyor sonra bütün karakterler bir yerde birleşiyor.Tabi ben bütün karakterlere katil gözüyle baktım başlarda ne de olsa bir agatha hayranıyım.En olmadık insanlara acaba katil bumu diyerek baktım.Tabi her zaman olduğu gibi tahmin ettiğim kişi katil çıkmadı. :) Kitap her zaman bir sonraki sayfayı merakla çevirmenizi sağlıyor.Ayrıntılara girip heyecanınızı bozmak istemiyorum.Bu yüzden kısa keseceğim ama kitabın en sonunda yaşayacağınız büyük bir şok var.Ben katile şaşırmadığım kadar şaşırdım kitabın sonuna.Kitabı birkaç saat önce bitirdim ama aklımın hala karışık olduğunu söyleyebilirim.Nasıl söylesem bence yazar biraz daha açıklayıcı olabilirdi 'yaa demek böyleymiş' diyebilmeliydim 'nasıl yani' değil.Sözün özü okunmaya değer bir kitap insanı düşünmeye itiyor ve korkutuyor...:)