28 Mart 2012 Çarşamba

Hiçlikten Gelen Kız


HİÇLİKTEN GELEN KIZ

Justin Cronin’in epik üçlemesinin ilk kitabı:
Hiçlikten Gelen Kız


Kehanetlerle Örülü Epik Bir Vampir Hikayesi


Dünya yayıncıları tarafından “sıradan hayatın dışına çıkmak isteyenler için olağanüstü bir macera” olarak tanımlanan, Amerikalı yazar Justin Cronin’in epik üçlemesinin ilk kitabı “Hiçlikten Gelen Kız” Türk okuyucularla buluşuyor. 

Cronin’in, insanlığın yaşayabileceği ortak felaketler ve bunlardan kurtuluş çabaları üzerine nefes kesen bir hikaye anlattığı romanı, içerdiği tüm heyecan ve fantastik unsurların yanısıra, akıcı ve büyüleyici üslubuyla da dikkat çekiyor. İlk sayfalarından itibaren uyandırdığı merak duygusuyla okuyucuyu içine çeken, hem büyüleyici, hem heyecanlandırıcı yönler taşıyan kitap, günümüz insanının ortak kaygılarına yönelik çağrışımlar da taşıyor. “Hiçlikten Gelen Kız”, olağanüstü bir hayal gücünün yarattığı karakter çeşitliliği, mekan betimlemeleri ve farklı dünya kurgusu ile, sadece fantastik öykü tutkunları için değil, tüm okuyucular için benzersiz bir heyecan vaat ediyor. 

New York Times “Çok Satanlar Listesi”nde 3 numaraya kadar yükselen “Hiçlikten Gelen Kız”, askeri bir deney olan Noah projesindeki beklenmeyen terslikler sonucunda insanları vampirleştiren bir virüsün tüm dünyayı sarmasını anlatıyor. Bu büyük felaket karşısında, insanlığın tek umudu olan Amy ve arkadaşları hayatta kalmak ve normal bir hayat sürebilmek için büyük bir uğraş verirler. Amy, “Hiçlikten Gelen Kız” insanlığı kurtarabilecek midir?

Ünlü yazar Stephen King’in “epik bir fantezi” olarak nitelediği “Hiçlikten Gelen Kız”, dünyanın sonu ve insanlığın geleceği hakkındaki öngörülere ilgi duyanlar için.






26 Mart 2012 Pazartesi

Açlık Oyunları..

Yine bir sınav maratonundan çıkmış bulunmaktayım sevgili kitapkurtları. 9 günde 13 sınav oldum halimi siz düşünün artık.Bu sırada bir sayfa kitap bile okuyamadım.E doğal olarakta bloga hiçbir şey yazamadım.Bir daha bu kadar uzun ara vermem inş. Eminim bu aralar hepinizin sınavları vardır Allah hepimizin yardımcısı olsun..
Bu arada kitaplarının büyük bir hayranı olduğum açlık oyunlarının filmine gittim.Müthişti kitapları okuduysanız kesin gidin.Jenniferin oyunculuğu bir harika.Ayrıca kitaptan uyarlanırken hiçbir değişiklik yapmamışlar...Kitaplarını okumadıysanız hemen okuyun derim hepsi bir harika..

Açlık Oyunları - The Hunger Games

13 Mart 2012 Salı

Okudum:)






KÜLLER
Dünyanın sonu yarın gelecek olsaydı?
Bir elektromanyetik darbe dalgası çakar gökyüzünde; tüm elektronik aygıtlar parçalanır, bilgisayarla çalışan tüm aletler yok olur ve milyarlarca insan o an, oracıkta ölür.

Hayatta kalan bir avuç insandan biri olan Alex, ölmüş anne babasına ve geçmişte kalan yaşamına veda eder. Çıktığı zorlu yolculukta, Afganistan’dan yeni dönmüş genç bir asker olan Tom ve büyükbabasını elektromanyetik darbede kaybetmiş olan sekiz yaşındaki Ellie ile karşılaşır.

Bu küçük grup ve hayatta kalan diğerleri için şimdi tüm mesele, yiyecek ve barınak bulmak, kime güveneceklerini iyi bilmek, darbe sayesinde kazandıkları güçleri iyi kullanmak ve bir de kimin insan, kimin artık “değişmiş” ve bir zombiye dönüşmüş olduğunun ayırdına varmaktır.

Her an bizim dünyamızın da başına gelebilecek bir felaketten sonrasını anlatan Küller, okurların elinden düşmeyecek, zaman zaman da kanını donduracak bir serinin ilk kitabıdır.

YORUMUM:Müthişti,tam anlamıyla müthiş.Kitabı henüz bitirdim ve taze taze yorumumu yazmak istedim.Başlarda biraz sıkıldım ama sonlar o kadar müthişti ki anlatamam.Kesinlikle okuyun kaçırmayın bu kitabı.Özelliklede felaket senaryolarından hoşlananlar için müthiş bir kurgusu var.Belki konusu size basit gelmiştir ama öyle olmadığına garanti veririm.Son zamanlarda okuduğum en heyecanlı kitaptı.Okuyun...kesinlikle..!

4 Mart 2012 Pazar

Kitaplar...

 Academy Award Winner, "The Fantastic Flying Books of Mr. Morris Lessmore." 
2011



İzlerken çok duygulandım..Kitapları hayatımıza kattıklarını çok güzel anlatan bir animasyon oluş mutlaka izleyin.Ayrıca kendi dalındada Oscarı kazanmış bir video.Kesinlikle haketmiş..

3 Mart 2012 Cumartesi

Okuyorum!



Arka Kapak
Bütün Dünya Bir Türk Romanını Konuşuyor 
Genç Türk Romancı Serdar Özkan'ın ilk romanı Kayıp Gül bugüne kadar 29 dile çevrildi, 40'tan fazla ülkede basıldı. Kanada'dan Japonya'ya, Brezilya'dan Endonezya'ya, dünyanın dört bir yanında okurların büyük ilgi ve beğenisini kazanan Kayıp Gül, birçok ülkede haftalarca bestseller listelerinde yer aldı. 
Tüm zamanların en çok okunan ve sevilen kitaplarından St. Exupéry'nin Küçük Prens'i, Richard Bach'ın Martı'sı, Hesse'nin Siddarta'sı ve Paulo Coelho'nun Simyacı'sına denk tutulan Kayıp Gül, özgün bir “kendini keşfetme” romanı. 
Değişik kültür ve felsefeleri günümüzün modern yaşantısıyla iç içe sunan Kayıp Gül, Doğu'yla Batı arasında bir köprü eser niteliğinde. Sanki bu yönüyle, hem tarihsel hem de coğrafi anlamda Doğu ile Batı arasında bir köprü olan kültürümüzün çağdaş edebiyata akseden bir yansıması. 
Kayıp Gül'ün kahramanı Diana'nın peşine takılan okur, başta Türk kültürüne olmak üzere, Yunan mitolojisinden Yunus Emre'ye; William Blake'ten Sokrates'e; doğu mistisizminden Küçük Prens'e; Meryem Ana'dan Nasrettin Hoca'ya; modern yaşantıdan metafiziğe; gerçek dünyadan düşlerin dünyasına ve San Francisco'dan İstanbul'a uzanan bir yolculuğa çıkıyor. 
Kayıp Gül, evrensel mesajları ve kültürleri buluşturan, Doğuyla-Batıyı birleştiren yönüyle, özellikle kültür çatışmalarının giderek arttığı dünyamızda ümit veren bir eser. Kanada televizyonunda, Kayıp Gül'ün hayatında okuduğu en güzel öykülerden biri olduğunu belirten kitap eleştirmeni Christine Michaud, Kayıp Gül'ün bu yönüne özellikle dikkat çekiyor. Kayıp Gül için “Bu kitabın bizi birleştirmeye gücü var,” diyen Michaud, kitaptaki öykünün her insana hitap ettiğini söylüyor. 
Serdar Özkan romanlarında, farklılıklarımızdan çok ortak yönlerimize vurgu yapıyor. Yazar, değişik kültürlerden gelen insanların farklılıklarını kabul etmekle birlikte, yine de insan olarak benzerliklerimizin daha önemli olduğunu savunuyor. Üniversite eğitimi için gittiği Amerika'da dört sene yaşayan Özkan, bu düşüncelerinin orada, tamamen farklı bir kültürde yaşarken şekillendiğini söylüyor. Zaten Kayıp Gül de ikiz kız kardeşini aramak üzere İstanbul'a gelen Amerikalı Diana'nın öyküsünü anlatıyor. 
Kayıp Gül aynı zamanda, başkalarının beğenisini ve takdirini kazanmak uğruna düşlerinden ve kendinden ödün veren genç bir kızın öyküsü. “Başkaları benim hakkımda ne düşünür?” kaygısıyla hayallerini ve “kendi olmayı” terk eden ve bu yüzden sonunda dibe vuran Diana'nın kendini geri kazanma savaşının öyküsü. Bu savaşında ona St.Exupéry'nin Küçük Prens'i, Küçük Prens'in gülü ve İstanbul'un gülleri eşlik ediyor. 

Henüz okuyorum kitabı tam bir yorum yapamam ama güzel ve akıcı bir kitap olduğunu baştan belli ediyor.Yalnız kitapta canımı sıkan bir nokta var neden baş karkterlerin nerdeyse hepsi yabancı? Bir de hikayenin tamamının Türkiyede geçmesini isterdim.Bu kadar ünlü olmuş bir türk yazarın kitabının yarısı amerikada geçiyor.Bu pek hoşuma gitmedi.Neyse bu konuları geçelim eleştiriden çok övgüyü hakeden bir kitap.Hem ben kimimki böyle bir kitabı eleştireyim değil mi..Kitap güzel kolay okunuyor oldukça akıcı.Madem bizim yazar bu kadar ünlenmiş okumalı destek olmalıyız değil mi? (ben her ne kadar geç kalmış olsamda..) şimdilerde kitabın 2. si raflarda onu da merak ediyorum ama önce kayııp gülü bitirmeliyim..hepinize bol kitap dolu haftyasonlarıı...:):)