28 Nisan 2016 Perşembe

Isla ve Mutlu Son-Stephanie Perkins/Yorum


Isla ve Mutlu Son-Stephanie Perkins

Isla Lola'dan sonra büyük umutlarla başladığım bir kitap oldu.Lola'yı çok seven bir insan olarak Isla'yı da aynı şekilde seveceğime inanıyordum.Yine cildine, ayracına ve iç kapağına aşık oldum tabiki.Serinin kapaklarının rengini de çok seviyorum.Yabancı yayınları çok harika bir iş çıkarmış kapak konusunda yine. :)

Kitaba gelirsek ilk başlarda yine Lola gibi tatlı bir kitap olarak başladı.Ama sonra bir şeyler oldu ve kitap ortalara doğru kötüleşmeye ve bocalamaya başladı.Benim düşüncem yazarın bu sıralar pek yazamadığı oldu çünkü aynı şeyler tekrar etti sürekli kitapta.Tam hayalkırıklığıyla sevmediğimi söyleyecekken son sayfalarda kitap kendini toparladı.Hemde çok güzel toparladı.Kitabın kapağını mutlu kapayabileceğimi hiç tahmin etmemiştim Isla da ama yazar bir kez daha beni şaşırttı ve bu kitabı bana sevdirdi.

Ne Isla'yı ne de erkek karakterimiz olan Josh'u çok sevebildim.Bana bu kitabı sevdiren diğer yan karakterler oldu.Kurt,Hattie,Josh'un arkadaşları... Hepsi gerçekçi karakterlerdiler.Ayrıca başkarakterlerin kendilerini keşif sürecini okumakta çok hoşuma gitti.

Lola'yı sevdiyseniz Isla'yı da seversiniz bence.Sevmediyseniz de bu tatlı hikayeyi kaçırmayın derim. ;)


Stephanie Perkins

Gençlik romanları severlerin en yeni ve en gözde isimlerinden Perkins , South Carolina'da doğmuş ve hayatının büyük bir kısmını Arizona'da geçirmiştir.Yazarlıktan önce kitapçılık ve kütüphanecilik yapmış olan başarılı yazar,şimdilerde zamanının çoğunu kitap yazmakla geçiriyor.Kitapları bir çok dile çevrilmiş ve bir çok ülkede bestseller olmuştur.
Paris'te Aşk(Anna and French Kiss) kitabının yarattığı büyük başarılanın ardından Lola and the Bot Next Door adlı kitabını yayınlamıştır.

Facebook ve instagramdaki çekilişlerimize katılmayı unutmayın. :)


8 Nisan 2016 Cuma

Yabancı-Öznur Yıldırım/Yorum


Yabancı-Öznur Yıldırım

Sen cennetin varlığından gurur duy, ben cehennemi istiyorum.
 
Yağan kar şiddetini gitgide artırıyor, koyu renk saçlarıma tutunan kar tanelerinin sayısı çoğalıyordu. Konuşmadı, konuşmadım. Sessizlik... Aramızda her daim geçerli olan bir alfabeydi sessizlik. Ben de bu alfabeye bir kez daha boyun eğdim ve uzun, titreyen parmaklarımı avuçlarımın içine bastırdım. Elimi yanıma indirdiğimde avuçlarımda eriyen kar yere damladı...
Rengi, kan rengiydi.
Rengi, kaybın rengiydi.
Rengi, bir cinayetin rengiydi.

Yabancı çoğu kişi gibi benim içinde özel bir kitap.Geçen sene wattpadde keşfettiğim ve neredeyse her gün sabahlara kadar okuduğum bir kitaptı.Sonra devamı gelmedi bende zaten wattpadi sildim o aralar.Kitap olacağını duyunca çok sevindim çünkü benim için wattpadde kitap olmayı hakeden nadir kitaplardan biriydi.Öznur'un belki de çok sıradan bir konuyu alıp bu kadar güzel bir şeye dönüştürmesi kesinlikle büyük bir başarı.Ve bence kitap hakettiği ilgiyi görüyor.Bir oturuşta en az 100 sayfa okumadan başından kalkamıyorsunuz ve karakterler çok sağlam kurgulanmış.Öyle ki okurken gerçek birer insanlarmış gibi hissettiriyorlar.Bu kitabı kesinlikle bir vize-final döneminde elinize almayın.Yoksa benim gibi ders çalışmanız gerekirken kendinizi kitabı okurken bulabilirsiniz.
Az önce dediğim gibi hikayeyi önceden okumuştum ve herhalde tekrar okumam diyordum ama kitap elime geçince bütün işler değişti.En baştan okudum ve yine aynı heyecanla ne olduğunu bildiğim halde aynı hızla okudum.Zaten Ediz Çağıranı tekrar okumaya kalbim fazla dayanamadı.Arada kendimi mola vermeye zorladım çünkü gerçekten hayattan kopup gidiyorsunuz.Ve  eğer dikkat etmezseniz kendinizi sokaklarda Ediz diye dolanırken bulabilirsiniz. :D
Arkadaşlığı,yalnızlığı ve tabi aşkı çok güzel anlatan bir kitap olduğunu düşünüyorum Yabancının ve kesinlikle önyargıyla bakılmaması gerektiğini düşünüyorum.Öznur'un sağlam bir kalemi var umarım yolu açık olur ve gelecekte onu yine böyle güzel kitaplarla görebiliriz.
Bu arada kitap canavarları olarak kitabın çekilişini düzenliyoruz.Katılmak için: Kitap Canavarlari