24 Ağustos 2015 Pazartesi

Jennifer E.Smith Kitaplığı


İlk Bakışta Aşkın İstatistiksel Olasılığı 
Mutluluk Böyle Bir Şey 
Hayallerimiz Sen ve Ben

Jennifer E.Smith ile tanışmam goodreads ve instagramda o harika kitap kapaklarını görmemle oldu.Sonra kitaplarının Türkçeye çevrilmesini bekledim.Bir gün öylesine kitap satış sitelerine bakarken (neredeyse her gün bakıyorum :D ) Artemis yayınlarının yeni kitaplarına bakmak geldi içimden ve şaşkınlıkla İlk Bakışta Aşkın İstatistiksel Olasılığı'nı yani benim kapağına aşık olduğum kitabı yayınladıklarını gördüm.Tabi hemen alamadım ama geçen Tüyapta alma fırsatı buldum.Sanırım bir günde falan bitirmiştim kitabı.Aynı kapağı gibi güzel bir hikayeydi ve sonu bana öyle bir gülümseme bahşetti ki hemen ablama ve kuzenlerime okuttum. :) Yazarla böyle tanıştım.İlk kitabını okudum ve sonra da diğer kitapları araştırmaya başladığımda Mutluluk Böyle Bir Şey'in Novella yayınlarından çıktığını gördüm.Biraz hayal kırıklığına uğradım çünkü orjinal kapakla çıkarmamışlardı.Kitabı tesadüf eseri bir markette 4.90 gibi bir fiyata almıştım.İyi ki de almışım çünkü bu kitabı da çok severek okumuştum.Son olarak da dün Hayallerimiz Sen ve Ben'i bitirdim.Kendine özgü havası ve yine kapağıyla (bu sefer orjinal kapakla basan novellaya alkış) çok sevdiğim kitaplar arasına girdi.
Öncelikle şunu söylemem gerek bu yazarı okurken abartılı ve büyük şeyler beklemeyin.Bu kadın sadece hayatın akışını yazıyor ve iki insanın birbirinin hayatında ne gibi farklılıklar yaratabileceğini.Sonu çoğunlukla beklenildiği gibi bitmiyor ama sizi mutlu etmeye yetiyor.Öyle edebi değeri yüksek kitaplar değiller ve benim o çok sevdiğim distopik veya fantastik ögelerde içermiyorlar ama bir şekilde okumayı çok seviyorum bu kitapları.Bildiğimiz ve hep okuduğumuz mutlu sonlar bu kitaplarda biraz farklı anlatılıyor.Yani bilinen mutlu sona değil ama yine de tuhaf bir şekilde mutlu olan bir sona ulaşıyoruz.Uzaklıkların önemli olmadığı kitaplar bunlar ve birbirini hiç tanımayan insanların karşısındakinin hayatına dokunuşunu okuyoruz.
Kısaca konularından da bahsetmek istiyorum.

İlk Bakışta Aşkın İstatistiksel Olasılığı: Uçakta tanışan bir genç kız ve bir çocukla alakalı.Genç kız babasının düğününe gidiyor ve bütün uçak yolculuğu bu genç çocukla geçiyor.

Mutluluk Böyle Bir Şey:Yanlış bir e-posta sayesinde tanışan iki genç var bu kitapta da.:)

Hayallerimiz Sen ve Ben:Bir gün tüm şehirde elektriklerin gitmesiyle asansörde mahsur kalan iki genç.Tabi hikaye sırf asansörde değil bu olay tanışmalarına sebep oluyor ve sonra kitap orjinal adının yani ''Senin ve Benim Coğrafyamınız'ın'' hakkını veriyor.

Bence bir şans verilmeyi hakeden,çok şey beklemeden okursanız seveceğiniz kitaplar bunlar. :)

20 Ağustos 2015 Perşembe

Okudum :)


Kaos Yürüyüşü Serisi/Patrick Ness

1)Umut Bıçağı
2)Sorgu ve Yanıt
3)İnsan Denen Canavar

Bu seri için söylenecek çok şey var ama söylemek biraz zor işte.Öncelikle size karakterleri ve yaşanılan dünyayı biraz anlatayım tabi spoiler vermeden.Sadece görüşlerimi yazacağım olayları değil.
Öncelikle başkarakterimiz Todd yanlış hatırlamıyorsam ilk kitapta 13 yaşında falandı.Şimdi ben 13 yazınca siz sakın bu kitabı çocuk kitabı olarak görmeyin.Çocukların okuyamayacağı kadar gerçek bir kitap çünkü ve zaten aldığı ödüllerde bir çocuk kitabı olmadığını apaçık gösteriyor.Todd sadece erkeklerin yaşadığı bir kasabada yaşayor ve kasabadaki en genç insan o.İlk kitabı biraz unuttum çünkü okuyalı çok oldu.Todd bu dünyada hiç kadın olmadığını düşünen bir çocuk tabi bu ilk kitabın en başlarında sonrasında nasılda yanıldığını anlıyor.Çünkü Viola ile tanışıyor.Viola belki de şu zamana kadar okuduğum en harika genç kız karakter.O da Todd gibi 13 yaşındaydı yanlış hatırlamıyorsam.Bu ikilinin yaşadıkları dünyada erkeklerin düşünceleri diğer insanlar tarafından duyulabiliyor.Yani bütün erkeklerin zihinlerini okuyabiliyorsunuz.Bu yüzden de çok gürültülü bir dünya.Yazarın kadınları sessiz göstermesi bana çok manidar geldi.Bu anlattıklarım yaşadıkları dünyanın tuhaf olan ilk kısmı.Ayrıca bu dünyanın asıl sahipleri olan uzaylı ırkı Manklar var.Çünkü bu karakterler bizim dünyamızda değil başka bir gezegende yaşıyorlar.Yani insanları Amerikalılar Mankları da Kızılderililer olarak düşünebiliriz.
Kitaptaki her tuhaflığın temsil ettiği şeyler olduğunu düşünüyorum.Özellikle Ses olayı çok şey anlatıyor ancak bunları kitabı okuyup görmek gerek.Birde kitabın olmazsa olmazı bir kötü karakteri var.Allah düşmanımın başına vermesin diyebileceğiniz bir kötü karakter.Kitabı okurken ömrünüzü yiyen, kafanızı duvarlara vurduran bir kötü karakter.Öyle ki seri boyunca Büyük Başkan Prentiss'i boğmak istedim.Atlattıkları her olaydan sonra daha bu çocukların başına ne gelebilir ki diye düşündüğüm anda bu adam yeni bir pislik yaparak beni şaşırttı.O yüzden önceden uyarayım David Prentiss'i okumaya hazır olarak başlayın bu seriye.
Ayrıca aksiyonun hiç kesilmediği bir üç kitaptan bahsettiğimi de eklemem gerek.Sayfalar sizin 
elinizde olmadan akıyor sanki.Özellikle her kitabın sonlarına doğru heyecandan öldüğüm doğrudur.
Çok bir şey yazmak istemiyorum aslında bence alınıp okunması gereken bir seri.Todd ve Viola gibi iki harika karakteri okumak için bile koşa koşa gidip alın bu seriyi.Ayrıca insanların yanı sıra harika hayvanlarda var.Son olarak söyleyeyim hayvanlarında sesi var ve benim kitapta en çok sevdiğim şeylerden biri de onların konuşmaları dinlemekti. :)

1 Ağustos 2015 Cumartesi

Okudum-Ejderhaların Dansı Kısım 1-2


Ejderhaların Dansı Kısım 1-2/George R.R Martin

Uzun zaman olmuş buraya girmeyeli.Harika bir kitapla geri döndüm.Buz ve Ateşin Şarkısı serisinin yayınlanmış son kitaplarının yorumuyla.Herkesin bildiği ismiyle Taht Oyunları.Son yılların en popüler dizi ve kitap serisi.Popülerliğini kesinlikle sonuna kadar hakediyor.Şimdi bu son yayınlanan kitap olduğu için spoilersız bir yorum yazacağım çünkü Taht Oyunlaı hakkında spoiler yemekten bizzat nefret ediyorum o yüzden aynı şeyi bunu okuyan insanlara yapmak istemiyorum.
Kitaba gelirsek eğer olaylar 4.kitaptan bir hayli farklı çünkü 4.kitabı okuyanlar bilirler hiçbir ana karakteri okuyamamıştık yaklaşık 800 sayfa kadar eğer yanlış hatırlamıyorsam.Ejderhaların Dansı'nda ise istemediğiniz kadar Arya.Tyrion,Jon ve Dany'nin kısımları var.Şunu söylemek istiyorum öncelikle Dany (tam adını yazmak zor :D ) yani Ejderhaların Annesi karakterinden hiç hoşlanmıyorum.Her şeyi çok kolay elde ettiğini ve sevgili yazarımız Martin tarafından biraz torpilli olduğunu düşünüyorum.Hiçbir karaktere acımayan, onları hunharca öldüren Martin iş Dany'e gelince bütün silahlarını saklıyor ve Khaleesi her istediğini alıyor.3 tane ejderhası var diye her şey onun sanki.Çok sevenleri var onu da biliyorum ama Starklara yapılan şeylerden sonra onun hala istediğini yapması sinirlerimi bozuyor.
Kitapta benim ağzımı kapatamama sebep olan bir süpriz var ki bütün serinin kaderini 180 derece döndürebilecek cinsten bir şey.Okuduktan sonra ben bunu nasıl düşünemedim diyorsunuz.Bu süprizin beni acayip heyecanlandırdığını söyleyebilirim sadece çünkü tek kelime etsem spoiler olur.
Arya ve Bran'ın kısımları tıpkı Dany'nin kısımları gibi ağır ilerliyor ve okurken çoğu zaman sıkılmadan edemedim.Tamam çok merak ediyorum ama hiç olay olmuyor.Kitapta beni en sıkan yerler Bran'in kısımlarıydı.Umarım bir sonraki kitapta olaylar biraz gelişir...
Son olarak Jon'dan bahsetmek istiyorum ki kendisi benim son umudumdur.Bunu da açıklayamam malesef.Ben hayatımda bu kadar iyi kalpli ve onurlu bir karakter okumamıştım.Ya sen nasıl birisin Jon Snow.Gerçek hayatta olmanı ve seni tanımayı çok isterdim yani öyle böyle değil.Kitapta asil olmayıp en asil olan kişi sensin.Eddard Stark'ın ne kadar güzel özelliği varsa onu almış resmen.
Bu serinin insanlara öğretecek binlerce şeyi olduğunu düşünüyorum.Bu kitaplar benim gözümde fantastik değil gerçek.Hatta o kadar gerçekki bütün hanedanlar bir ülkeyi ,gelmekte olan kış ve akyürüyenlerde küresel ısınma gibi dünya çaplı felaketleri temsil ediyor.Ben okurken böyle görüyorum bütün olayları ve bakış açınız değişince kitaplarda bambaşka şeylere dönüşüyor.Ve insanların nasıl kışı ya da akyürüyenleri umursamadan Taht Oyunları oynadığını görmek beni çok düşündürüyor...